RADİKAL

Okuyucunun yarattığı gazete

 Geçen hafta Bursa’dan yayın yapan Olay TV’nin bir muhabiri benimle Radikal’deki değişiklikler üzerine röportaj yaptı. Kolayca tahmin edebileceğiniz gibi sohbetin ana konusu Radikal 2000 projesi çerçevesinde yürüttüğümüz değişiklikler oldu.

Zaten iki haftadır beni gören herkes aynı şeyi soruyor: Yaptığınızı beğendiniz mi?

İnsanların yapılışına katkıda bulundukları şeylere karşı objektif olamayacağını düşünüyorum. Bu bir genel yayın yönetmeni açısından özellikle geçerli. Gazeteler ve dergiler başka herhangi bir işte olabileceğinden daha çok yapanlarla özdeşleşiyor. Ben de Radikal’e karşı objektif değilim. Kuzguna yavrusunun şahin görünmesi ile ilgili atasözünde olduğu gibi tıpkı.

Ancak Radikal gibi bir gazeteyi yönetmenin insana sağladığı bazı avantajlar var. Son derece aydın ve kül yutmayan bir okuyucu ile karşı karşıyayız. Bu okuyucunun gönderdiği elektronik postalar, mektuplar ve fakslar bizim duygusal nedenlerle göremeyeceğimiz kusurlarımızı yüzümüze vuruyor.

Hatırlayacaksınız Radikal’deki değişikliklerle ilgili olarak ilk gün yazdığım yazıda bunun bir süreç olduğunu, şu anda bulunduğumuz noktanın yalnızca bu sürecin ilk adımı olduğunu anlatmıştım.
Sizlerden gelecek eleştiri ve öneriler doğrultusunda çalışmaların süreceğini, Radikal’in yeni şeklini birlikte oluşturacağımızı vurgulamıştım.

Şu anda da o süreç olanca hızıyla sürüyor.

Editoryal çalışmaların yanı sıra gerek gazetenin mizanpajının, gerekse gazete imajını oluşturan en önemli unsuru olan logosunun eleştiriler doğrultusunda elden geçirilmesi de konunun uzmanlarınca yürütülüyor.

Geçtiğimiz hafta başında İstanbul’da bir yabancı konuğu ağırladık. Konuğumuz dünyanın en ünlü kurumsal kimlik tasarım şirketi olan İngiliz Raymond Loewy International’ın yaratıcı yönetmeni Graham Spice’dı.

Spice’a Radikal’i basın piyasasında konumlamak istediğimiz yerle ilgili düşüncelerimizi anlattık. 15 gündür aldığımız okuyucu mektuplarından ve elektronik postalardan oluşan büyük bir dosyayı eline verdik.

Dünyanın önde gelen kuruluşları ile gazetelerine de benzer bir hizmeti veren ve Londra’da büyük bir kadroyla çalışan Raymond Loewy’nin önümüzdeki hafta tek konusu Radikal olacak. İngiltere’de oluşturulacak olan öncü fikirlerle İstanbul’a gelecek olan Spice ve arkadaşlarıyla burada da çalışmalarımızı sürdüreceğiz.

Sanıyorum önümüzdeki bir ay içinde çalışmaların ilk sonuçlarını Radikal üzerinde görme imkânını bulacaksınız. Böylece Radikal okuyucusunun en geniş katkısıyla hazırlanan dünyadaki ilk gazete olma unvanını da taşıyacak.

Hep söylediğim gibi Radikal’i 2000’li yılların en önemli Türk gazetesi yapmanın, okuyucumuza karşı olduğu kadar, ülkemize karşı da bir sorumluluk olduğunu düşünüyorum. Türkiye’nin, çağdaş ve demokratik bir hukuk devleti yolunda ilerlerken, Radikal’in özgür sesine, zaman zaman kural tanımayan etkili çıkışlarına ihtiyacı var. Ve Radikal bu yolda yürürken en büyük desteği sizlerden alacak. Aldığımız her mektuptaki görüşler bizi en iyiye ulaşmak için kamçılıyor.

Radikal’deki değişimi izlemeye devam edin.