Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Şeriat ve kadınlar

 Bir süre ‘önce İran’da meydana gelen ve Batı basınına yeni yansıyan bir olay, binlerce yıllık şeriat yasalarının günümüz toplumlarında uygulanmaya çalışılmasının nelere mal olabileceğini bir kez daha gösterdi.

İran’da geçerli şeriat yasaları herkesin bildiği gibi kadınlara son derece sınırlı haklar tanıyor. Özellikle boşanmış kadınların hakları söz konusu olduğunda, toplumdaki bağnazlığın yanı sıra şeriat yasalarının günün gerçeklerinden uzak oluşu ciddi sorunlar yaratıyor.

İran’da anne ve babasının ayrılmasından sonra şeriat yasaları gereğince velayeti babasına verilen 9 yaşındaki Aryan Golşani’nin başına gelenler, bu ülkenin şartları altında dahi toplumu derinden sarstı.

Anne ve babası boşandıkları zaman talihsiz Aryan daha üç yaşındaydı. İran’da geçerli olan yasalara göre bir çift boşandığı zaman, anne yeniden evlenmediği takdirde kız çocuklar yedi, erkek çocuklar ise iki yaşına kadar anneleriyle kalabiliyorlar. Babanın toplumsal mevkii, çocuklara bakıp bakamayacağı gibi konular hiç önem taşımıyor. İslam dininin kurallarını kendi iktidarlarının devamı için keyiflerince yorumlayanlar nezdinde erkekler, kadınlardan çok daha değerli. Bu yüzden boşandıktan sonra annesinin yeniden evlenmesi, Aryan’ın babasına verilmesine yol açtı. Kimsenin aklına babanın
çocuğuna gerekli özeni gösterip gösteremeyeceğini sorgulamak gelmedi. Çünkü “şeriat” öyle emrediyordu.

Oysa baba Ali Golşani eski bir uyuşturucu bağımlısıydı. Ama şeriat yasalarını uyguladığını iddia eden otoriteler bu durumu dikkate almadılar. Onlara göre uyuşturucu bağımlısı da olsa bir baba, bir başkasıyla evlenen “iffetsiz anne”den daha çok hak sahibiydi. Talihsiz çocuk sonunda işkence ve kötü muameleden öldüğünde 15 kiloya kadar düşmüştü.

Bu durum yalnızca İran’a özgü değil. Şeriat düzeni ile yönetilen ülkelerin hemen tümünde kadınlar ikinci sınıf varlıklar ve erkekler karşısında hiçbir hakları yok.

Bırakın çocukların velayeti ve miras hakkı gibi en temel konularda hak sahibi olmalarını, bazı ülkeler kadınların tek başına otomobil kullanmalarını, yanlarında aileden bir erkek olmadan alışverişe çıkmalarını bile yasaklıyor.

O ülkelerde kadınlar için bir tek özgürlük var: Erkeğin kölesi olmak.

Küçük Aryan’ın ölümü ile ilgili haberi okurken Türkiye’de de benzer bir düzenin kurulması için siyasi mücadele veren kadınları hatırladım: Hemcinslerine toplumda “bir insan” olma hakkını veren bugünkü laik düzeni “bir zulüm düzeni” olarak tanımlayan kadınları… Gelecekte tek özgürlükleri girdikleri kara çarşaflar içinde evde oturup kocalarının her türlü ezasına tahammül etmek olacak kadınları…

İnsanoğlunun geçmişten ve olaylardan ne kadar zor ders aldığını bu vesileyle bir kez daha anladım.