RADİKAL

Evet, çok adam var!

24 Şubat 2000
Dün yazımı “Bu TBMM’de cumhurbaşkanlığına layık bir tek adam bile yok mu?” sorusuyla bitirmiştim. Bugün sorunun yanıtını da vereyim: Meclis’te Türkiye’ye cumhurbaşkanı olmaya layık çok ‘adam gibi adam’ var.
RADİKAL

Adam gibi bir tek adam yok mu?

23 Şubat 2000
Gazetenin bir tam sayfasını kaplayan ilanın başlığında “Eninde sonunda bütün politik liderler Washington’u terk ederler” yazılıydı. Başlığın hemen altında büyükçe bir fotoğraf yer alıyordu.
RADİKAL

Liderlerden ''jest'' bekliyoruz

12 Şubat 2000
 Başbakan Bülent Ecevit dün milletvekillerinin üç günlük süre için üç aylık maaş almaları karşısında çaresiz olduğunu söyledi. Daha önce aynı sözleri Meclis Başkanı’nın ağzından da duymuştuk.
RADİKAL

Fazilet'in 'kasa' sorunu

10 Şubat 2000
Abdullah Gül ve arkadaşlarının Fazilet Partisi’nde bir yönetim değişikliği için başlattığı ‘mahçup’ girişim, sadece bu partinin yandaşlarını değil bütün Türkiye’yi ilgilendiriyor. İlk bakışta bu siyasi harekete karşı olanların, değişim isteklerine...
RADİKAL

Tanrım, aklımızı sen koru!

8 Şubat 2000
Ele geçirildiği andan itibaren soruşturmayı yöneten savcının elinde bulunması gereken ‘delil’ niteliğindeki Hizbullah kasetlerinin elden ele gezmesindeki gariplik Radikal’den başka kimseyi rahatsız etmişe benzemiyor.
RADİKAL

Atina'nın ritmi

7 Şubat 2000
ATİNA – Daha önce de yazmıştım, dünya yüzünde 100’e yakın kent gördüm. ‘Gazetecinin mesaisi 24 saattir’ prensibine uygun olarak gittiğim kentlerde çok az uyudum.
RADİKAL

Atina geceleri

6 Şubat 2000
ATİNA- Dün söylediğim gibi yazımı gazeteye geçtiğimde Atina’da hava kararmıştı. Ve size verdiğim sözü tutmak ve Atina gece hayatına dalmak için hemen dışarı çıktım.
RADİKAL

Müzik kalır, siyaset uçar!

5 Şubat 2000
Atina – Oteldeki odamın balkonundan Akropolis’i seyrediyorum… Atina’nın hiç bir zaman açılmayacakmış gibi görünen trafiğinin gürültüsü büyük bir uğultu halinde 11. kata kadar çıkıyor.
RADİKAL

İslamcılar için özeleştiri zamanı

4 Şubat 2000
Hizbullah dehşetinin Türkiye’yi çok derinden sarsacağı belliydi. Nitekim bunun ipuçları yavaş yavaş boy gösteriyor. İslamcı çevrelerdeki bazı yazarların köşelerinde başlattıkları bir tür ‘özeleştiri’ bunun bir örneği olarak kabul edilmeli.