Türkiye, OECD’ye üye ülkeler içinde personel maaşlarına en çok payı ayıran iki ülkeden biri (Ötekisi Yunanistan). Bu cümleye bakınca kamu kesiminde çalışanların refah içinde yaşadıklarını düşünebilirsiniz.
Kimin fikriydi bilmiyorum, yanlış hatırlamıyorsam 1970’lerin ortaları olmalı, bir gün bütün vergi dairelerinin bulunduğu binalara büyük harflerle şu yazı yazıldı: İradesi ile kendisini vergilendiren halk, millettir!
İtalya’da yayımlanan Il Messaggero gazetesinin yaptığı ulusal bir araştırma, İtalyan erkeklerinin yüzde 60’ının ‘bir kadını baştan çıkarma’yı hayattan alınabilecek en büyük keyif olarak gördüklerini ortaya koymuş.
Claudia Schiffer’i nedensiz olarak sevmediğimi, bu yüzden onu güzel bile bulmadığımı yazmıştım. Sarışın sıskanın bundan elbette haberi bile olmadı ve haberi olsaydı eminim hep baktığı gibi yine boş boş bakardı...
Doğan Hızlan’ın dün anlattığı fıkra, MHP’li milletvekili Ahmet Çakar’ın romanın yayımlanmasından on, filmin gösterilmesinden iki yıl sonra yaptığı çıkışı çok iyi anlatıyor: Yeniçeri ağası yolda yakaladığı bir yahudinin yakasına yapışmış....
Erkan Mumcu aşağıdaki satırları okuyunca hakkımda ne düşünür bilmiyorum, aldırmıyorum da… Niyetim de zaten malum tartışmaya girmek değil. “19. Yüzyıl fikirlerinin 21. Yüzyıl’da tekrar gündeme getirilmesi” ile ilgili tartışmadan...
Son aylarda kimle konuşsam, hangi okuyucu mektubunu açsam aynı şeyle karşılaşıyorum: Korkunç derecede beceriksiz insanlardan oluşan bir siyasi ve bürokratik yapı Türkiye’ye hâkim oldu, işler bu yüzden kötü gidiyor!