Ahmet Hamdi Tanpınar, Paris’ten Adalet Cimcoz’a yazdığı bir mektupta “İki hasretim vardı. Paris ve güzel kadın. Buraya geldim, ikisini de kaybettim” diyordu.
Hayır, Orhan Pamuk’a özenti bir cümle değil, gerçeklerden söz ediyorum. Hatırlayacaksınız geçen hafta ‘kadın soru soran canlıdır’ başlıklı bir yazı yazmıştım.
Bülent Erkmen’in tasarladığı ’32 Büst’ isimli kitapta fotoğrafıyla yer alan ‘sanat kuramcısı, reklamcı, yazar’ Aykut Köksal dünkü Radikal’de yayımlanan demecinde “32 Büst üzerine medyada yer alan değerlendirmeler bize bu kitabı...
Bülent Erkmen’in ‘tasarladığı’ 32 Büst isimli kitap kamuoyunda tam da biz Türklerden beklenmesi gerektiği gibi karşılandı. Bu açıdan hiçbir özgün davranış sergilemediğimiz gerçeğini ilk not olarak yazalım.
Başlıktaki soruya garip garip bakıyorsanız ve “bunda bilmeyecek ne var, elbette bir şey öğrenmek için soruyorlar” yanıtını veriyorsanız iki ihtimal var:
Süleyman Demirel’in görev süresinin uzatılması tartışmaları ilk başladığında bunun Türkiye için bir zaman kaybından başka bir şey olmadığını yazmıştım.
Hesse, manevi alanda başardığımız ne varsa, bunun içinde yaşadığımız anda olanaklı görünenin çok üstüne çıkan idealler ve umutları içimizde yaşatmamızdan kaynaklandığını söylüyordu.
Dünya Bankası’nın Türkiye’ye mali sektördeki yapısal düzenlemeleri gerçekleştirmesi için vereceğini açıkladığı 750 milyon dolarlık destek kredisinin tehlikeye düştüğü bildiriliyor.