Dünkü gazeteleri dikkatle okudum. Kısa bir süre önce tanımış olmama rağmen arkadaşlığından çok hoşlandığım bir insanın, salt sanatçı kişiliğiyle nasıl olup da bu kadar çok sevilebileceğini anlamaya çalıştım.
Şair Behçet Aysan’ı aşağı yukarı 20 sene önce Yankı Dergisi’nde çalıştığım günlerde tanıdım. Kendi deyimiyle ‘uzatmalı Tıbbiye’ öğrencisiydi. Kısa bir dönem için doktor olmaktan vazgeçmiş, gazeteci olmaya karar vermiş ve...
Pashagalaşamdan’lardan birinde geçtiğimiz pazar bir röportaj okudum. “Güzel VJ Yeliz Yeşilmen”in VJ’lik yapmadığı bir anda çekilmiş sereserpe fotoğraflarına eşlik eden bir röportaj.
Gazete ve televizyonunu kişisel hırs ve kavgaları için kullananlar Türk basın dünyasından hiçbir zaman eksik olmadı. Bugün de varlıklarını korumaya devam ediyorlar.
İnsanoğlunun en çok korktuğu düşmanının ölüm olduğunu söylüyor Hesse. Yaşamın ve yaptığı işlerin geçiciliği düşüncesi.. Amiyane bir deyişle ‘hayatın fani, ölümün ani’ olduğu düşüncesi..
İnsanlık tarihinin bugüne kadar gördüğü en önemli buluş olarak kabul edilen ‘genetik şifrenin çözümü’ öyle görünüyor ki bundan sonraki yüzyıllarda tüm dünyanın çehresinin değişmesine yol açacak.
Alaattin Çakıcı’nın Fransa’da tutuklu olduğu cezaevinden bir an önce Türkiye’ye gönderilmek için nasıl çırpındığını hatırlarsınız. Bunun sebepsiz olmadığı o zaman da tahmin ediliyordu.
AMSTERDAM – Yetişkin insanların çocukları çok kıskandıklarına inanıyorum. Çocuklarla kendi hayatınızı kıyasladığınız takdirde bana hak vereceksiniz, biliyorum. Özellikle de çocukların ‘ağlama haklarına’ nefret dolu bir kıskançlık duyduğumuza hiç kuşkum yok.
Milli Eğitim Komisyonu dün jet hızıyla başarılı sporcu ve spor kulüplerine yardım yasa tasarısını kabul etti. Kamuoyundan gelen tepkiler nedeniyle tasarıda bazı değişiklikler de yapıdı. Başarılı sporcuların ‘spor müşaviri’ kadrosuyla...